17 Aralık 2015 Perşembe

Silber: Rüyalar Kitabı

                                                   

Kerstin Gier'in bir diğer Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer serisini okuyup çok beğenmiş biri olarak bu kitabı çoook uzun zamandır okumak istiyor fakat önceliklerim hep başka kitapları almak oluyordu. İstanbul Tüyap Kitap Fuarı'na babamla gidince tabi bu ve bir sürü istediğim kitabı alma fırsatı bulmuş oldum :D Ve kitaplar arasında oylama yapıp -önce hangisini okusam diye- yine karar veremeyince kardeşime seçtirdim ve ilk bunu okumaya başladım.

Kitaptan beklentim yüksekti çünkü arka kapak yazısı bana çok ilgi çekici gelmişti, rüya konusu zaten başlı başına ilginç bir konu, bu yüzden kitabın başları beni birazcık sıktığı için hayal kırıklığına uğradım derken sonraları kitap ilginçleşmeye başladı. Liv ve kardeşinin hayatı zor, anne babasının boşanması nedeniyle sürekli taşınıyorlar, başka yerlerde yaşıyorlar sürekli, göçebeler gibi. Daha sonra bir işte çalışmaya başlayan, yeni bir sevgilisi olan ve Londra'ya taşınan annelerinin yanında kalmaya başlıyorlar. Annelerinin sevgilisinin çocukları var ve Liv bunlarla aynı okula gidiyor. Okulun ilk günü gördüğü dört yakışıklı çocuktan biri de tabi ki üvey kardeşi, yani annesinin sevgilisinin çocuğu.Bu dört yakışıklı; Arthur, Grayson, Henry ve adını hatırlayamadığım bir çocuk daha bir anda bir takım olaylar sonucu Liv'in hayatına giriyor.

UYARI! Buradan sonrası  spoiler içeriyor o yüzden istemeyenler bu kısmı atlayıp devam etsin!

Kitaptaki rüyalarda gezinme kısımları özellikle benim için kitabın en çok sevdiğim kısımlarıydı. Henry ve Liv'in rüylardaki konuşmaları, keyifli atışmaları, buluşmaları benim için çok keyifliydi açıkçası. Fakat kitabın sonunda yazar bana saçmalamış gibi geldi, daha ilginç yapabilirdi. Ve Arthur'un kız arkadaşı da kesinlikle beni en çok şaşırtan karakterlerden oldu. Henry'nin tam anlamıyla mükemmel ve hayallerdeki erkek arkadaş olmasının yanı sıra aslında ben Arthur'dan da çok hoşlanmıştım. Bilirsiniz, gizemli çocuklar çekicidir. Ama o da sonunda biraz gözümdeki çekiciliğini sarstı.

Buradan sonrasını okuyabilirsiniz :)

Kitap genel olarak keyifliydi, espriler vesaire eğlendiren ve akıllıca tarzda olduğu için hoşuma gitti. Fakat karakterlerin yaşı benim için biraz hayal kırıklığıydı, biraz daha büyük olmalarını isterdim. En azından Liv'in daha büyük olması daha iyi olabilirdi. Ve kitabın sonu da beklentimin altındaydı fakat genel olarak kitaptan hoşlandım. Tavsiye ederim çünkü kitabın konusu yaratıcı, ilgi çekici ve dili de akıcı, çabuk okunan bir kitap.
 İyi günler :)

2 Ağustos 2015 Pazar

ANT MAN Film Yorumu


Hepinize iyi akşamlaar! Uzun zaman sonra bir film yorumuyla tekrar geldim. Bu arada bu fotoğraf bildiğim kadarıyla hayran yapımı ama hoşuma gittiğinden bunu koydum.
Büyüüüük bir Marvel hayranıyım aslında DC de severim, her neyse. Marvel ve DC film ve dizileriyle ilgili bir yazı hazırlıyorum ayrıca.

Marvel filmlerini açıkçası çok başarılı buluyorum ve bu filme de tek kelimeyle bayıldım. Ant Man herkesin hayran olduğu bir kahraman değildir çünkü muhteşem bir kalkanı, en üst düzey teknolojilerle yapılmış bir zırhı, güçlü yeşil bir deve dönüşebilen bir adam ve sihirli bir çekici olan diğer kahramanlara nazaran karınca adam çok dikkat çekici gelmiyor insanlara. Fakat benim çook sevdiğim kahramanlar arasında kendisi. Hele bu filmi izledikten sonra aksini düşünen herkesin fikrini değiştireceğine eminim. Bu arada söylemek istediğim sevilmediği değil, diğerlerinin arasında kaynayıp gittiği.


Dr. Hank Pym; altatomik partiiküller üzerinden ilginç bir formül geliştirir. Fakat Pym'ın geliştiğirdiği ve insanlığın geleceğini tayin edeceğine inandığı bu formül daha önceki testlerin hiçbirinde başarılı olmamıştır. Ayrıca henüz başarılı olabilmiş bir insanlı deneyden de söz edebilmek mümkün değildir. Pym, cisimlerin boyutlarını değiştirebilen bu formülün denemelerini yapmaya başlar ancak işler pek de umduğu gibi gitmez.  Uygulama sırasında yaşadığı bir kaza sonucu, yeni bir yetenek kazanır. Artık çevresindeki bütün böceklerle iletişim kurabilmekte hatta onları kontrol edebilmektedir.

Konusu böyle. Hank Pym'in Avengers filmlerinde olmasını hayal eden biri olarak sonunda bir filmde olmasına çok sevindim. Beğeneceğinize eminim, mutlaka izleyin.

Doctor Who: 11 Doktor 11 Öykü

Doktorla zaman yolculuğuna çıkmak ister misiniz? Hem de bu sefer 11 doktorla birlikte! 11 doktoru 11 öyküyü 11 macerayı 11 harika yazar tarafından okuyoruz.

Bir Whovian olarak bu kitaba bayıldım! Normalde böyle fan olaylarına karışmam ama söz konusu Doktor Who olunca işler değişir.
Kitabı nasıl yorumlasam bilmiyorum. Yazarlar harika bir iş çıkarmış. Klasik seriyi izleyen biri olarak da özellikle ilk Doktor'u tam hayalimdeki gibi yansıtmışlar. Klasik seriyi izleyenler bilir, ilk Doktor biraz acımasız biriydi.
Kitabı okumak diziyi izlemekle eşdeğerdi. Tek kelimeyle müthişti. Bitmesin diye okuyabildiğim kadar yavaş okudum. Öykülerinin konusundan bahsetmiyorum çünkü bilmeden okumanız daha iyi ve heyecanlı olur. Çünkü konusunu anlatmam demek öyküyü bitirmekle aynı. Uzatmadan keyifli okumalar diliyorum.

1 Ağustos 2015 Cumartesi

The Selection-Beni Seç




Okumak için çook uzun bir zaman beklediğim bir kitaptı kendisi. İlk çıktığında aldım, ilk aldığım gün de bitti. Ama yorum için geç kaldım maalesef. Öncelikle kitabın konusunu az çok biliyorsunuzdur ama ben yine de kısaca özetleyeyim.
Kitap America Singer'ın ağzından anlatılıyor. Kendisi Sanatçılar ve Zanaatkarların bulunduğu 5. sınıfa mensup. Bilmeyenler için kitapta Kast Sistemi denilen bir yönetim var. Halk gruplara ayrılmış.

1.Soylular ve akrabaları
2.Soylulardan birazcık daha altta olan zenginler
3. İkilerden biraz daha alla olanlar
4.Öğretmenler, muhasebeciler vs.
5.Sanatçılar ve Zanaatkarlar (Açlık Sınırı)
6.Hizmetçiler
7. Altılardan daha da düşük ve kötü durumda olanlar
8. Evsizler
 

America'nın aşık olduğu, gizlice görüştüğü biri var. Adı Aspen ve kendisi 6. sınıfa mensup. Yeşil gözleri ve çok yakışıklı olmasıyla tanınıyor kendisi. Fakat dediğim gibi 6. sınıf, hizmetçi. America 'ya Seçim'e katılması için bir bildiri geliyor. Başta gitmek istemese de Aspen ve  annesi çok ısrar edince katılıyor. Ve seçiliyor da. Saraya gittiği ilk gece Sevgili Prensimiz Maxon ile tanışıyor. 

Geleyim Karakter Tanıtımına (kendi yorumumla)

America Singer 
 Kızıl saçlı güzel bir dilber kendisi. Pantolon aşığı. Bana sanki dilini tutamıyormuş gibi geldi. Açık sözlü ve iyi niyetli biri. Resim olarak tanıdık bir ünlü gelmiyor aklıma. Daha doğrusu onu kimseye benzetemiyorum. o yüzden aşağıdaki linkteki resim en uygunu bence.

http://someshitiread.tumblr.com/image/30743964895


Aspen (soyadını hatırlamıyorum :D)
Aspen yeşil gözlü, yakışıklı ve yazarın düşüncesiyle seksi biri. Ben şahsen kitabın başında kendisini hiç mi hiç sevmedim. Saraya geldiği zaman yumuşadığımı itiraf ediyorum :D Yine de America'dan ayrıldığı zaman çok sinir olmuştum kendisine. Dedim ki, salak kapacak kızı prens sen kalacaksın dımdızlak ortada :D
  Dean Geyer mavi gözlü olsa da bana Aspen'i hatırlatıyor :)

Birde yazarın Aspen için uygun gördüğü biri var ki o da iyi olabilir.

  Bana sanki biraz yuvarlak hatlı bir yüzü var gibi geldi. Aspen daha sert hatlı olmalı gibi geliyor bana :)



Vee... Gelelim Prens Maxon'a !
Kendisi en sevdiğim karakterdir. Sarışın ve kol kasları olan biridir :D (okuyanlar anlar)  Nazik ve özellikle ağlayan kadınların yanında ne yapacağını şaşıran biridir.Team Maxon'um ayrıca. Yok böyle bir tatlılık, yakışıklılık, sempatiklik yaa.Normalde daha kaba, sert erkekleri sevmeme rağmen Maxon bir başka ya. Hemen sevdiriyor kendini. Bir şu America geç fark etti ama fark etti yani :D Bir kere böyle yakışıklı erkekten (hele de prensse) arkadaş değil koca olur :D Kendisini hayallerimdeki gibi yansıtacak kimse yok fakat benzerleri olabilecekler var.


 Patrick Pilz. Kendisini görür görmez Maxon aklıma geldi.



 Ayrıca Patrick Pilz'in bu fotoğrafını koymadan yapamadım :D

 
 
 

18 Haziran 2015 Perşembe

Kış Güneşi- Jennifer L. Armentrout


Kış Güneşi, en sevdiğim serilerin ve kitapların yazarlarından biri olan Jennifer L. Armentrout'un kitabı. Okuduğum kitap yorumlarında kitaptan memnun kalmadıklarını belirten çok kişi olduğundan dolayı kitabı almayı uzun bir müddet beklettim, almaya da niyetim yoktu aslında. Bir gece kuzenimde kalırken uyku tutmayınca kuzenimden kitap istedim bunu verdi ve bende bir kısmını okudum. Baktım hoşuma gitti, ertesi gün bir koşu aldım. Aldığım gün de bitti. 
Kitap, en yakın arkadaşı olan, çocukluğundan beri birbirinden hiç ayrılmayan iki arkadaşı konu alıyor. Sorun şurada ki Sydney, bu yakın arkadaşına aşık. 
Kyler, kızlar tarafından çok ilgi gören, bunun farkında olan ve her gece yatağından kız eksilmeyen biri. Fakat onca kıza rağmen bir tek Sydney onun için değerli. 
İkisinin de ortak noktası, ikisi de birbirinin ulaşılmaz olduğunu ve ikisi de diğerinin kendisine bakmayacağını düşünüyor. 
Kyler'ın dağ evine tatile gittikleri günden itibaren ise değişik olaylar ve kötü sürprizler başlıyor.

Benim kişisel görüşüm, kitap güzel, özellikle diyaloglar, Jennifer'ın her kitabını severek okumama neden olan esprili ve eğlenceli diyaloglar ve aşk harika. Fakat cinselliğe o kadar yer verilmiş ki insanı boğuyor. Hafif, eğlenceli bir aşk okumayı beklerken Jennifer'dan beklemediğim derecede cinsellik abartılan bir aşk okudum. O kadar sıkıldım ki bazı yerlerde, atlayarak geçtim. Belki bende abartıyorumdur fakat bana öyle geldi. Biraz bayat bir hava vermiş kitaba o kısımlar. Onun haricinde diyaloglarıyla da güzel bir kitap olmuş. Alın yada almayın diye bir tavsiye yapamıyorum çünkü bende çok kararsız kalmıştım. Bu yüzden eğer konu ilginizi çekiyorsa alın gitsin. 
Sevgilerle!

7 Mart 2015 Cumartesi

Okurların en sevdiği etkinlik: Kitap Fuarı!

Merhaba! CNR Kitap Fuarı'nı bilmeyen var mı? Eğer varsa duyurmak istiyorum, lütfen kaçırmayın! Benim en sevdiğim etkinliktir :D Aslında açıldığı gün gitmiştim ama yetmedi ve ikinci kez, yarın tekrar gidiyorum. Metroyla gidecekseniz çok kolay! Dünya Ticaret Merkezi (DTM) durağında inin ve kitap fuarı karşınızda.Tüyap gibi zor değil gitmesi. Ulaşımı da çok kolay olduğu için kaçırmamanızı tavsiye ediyorum. Ve eğer sarışın, 1.60 boylarında kısa bir kızı etrafta ellerinde bir sürü kitap poşetiyle "Çok güzel kitaplar!" diyerek koştururken görürseniz bilin ki o benim ! :D

11 Ocak 2015 Pazar

ON KÜÇÜK NEFES

Merhabalaar! Gençler bir ara yorumunu yaptığım Ten Tiny Breaths kitabını hatırlıyor musunuz? Türkçeye çevrildiğini haber vermek istedim! Kapağı da gayet hoşuma gitti, güzel bir kitaptı. Hoşunuza gideceğimi düşünüyorum, sevgilerle!