28 Mayıs 2013 Salı

HIRSIZLAR SOSYETESI- Hırsızların Dünyasına Hazır Olun! :)



Hırsızlık Bir Meslek Sayılabilir Mi?
Belki hayatını bu iş üzerine kurmuş insanlar, hatta aileler olduğunu bilmek tüylerinizi ürpertebilir. Ama Katarinanın heyecanlı ve "eğlenceli" dünyası size tüm önyargılarınızı unutturacak.

Ailesinin sürdürdüğü yasadışı işlerden fena halde sıkılan Katarina Bishop, çareyi, prestijli bir yatılı okulda yeni bir hayat kurmakta bulur. Ama Katin bu firari macerası fazla uzun sürmeyecektir. Milyarder arkadaşı Hale, ne yapıp edip yetenekli hırsızımızın okuldan atılmasını sağlar. Amacı, Katarinayı yalnızca aileye geri kazandırmak kadar masum değildir elbette. Hırsızlar sosyetesinin ileri gelenlerinden Arturo Tacconenin evinden beş değerli tablo çalınmıştır ve soygunun tüm detayları, potansiyel hırsız için tek bir kişiyi işaret etmektedir; Katarina'nın pek sevgili babasını.

Kurdukları ekip ile birlikte Kat ve Halein, soyguncuyu yakalamak, aileyi bir araya getirmek ve bazı aşk tohumlarını yeşertmek için yalnızca iki haftaları var; karşılarına çıkacak pek çok engele rağmen bunu başarmak içinse oyundaki aklı Kat, enerjiyi Hale, işlerine duydukları aşk ise ikisinin birlikteliğini yönetecek.

Dünyanın en seçkin müzelerinden biri için planlanan soygun, özünde iyiliğe hizmet etmeli; eserlerin gerçek sahipleriyle buluşmasına, parçalanmış bir aileyi bir araya getirmeye ve biraz da... üzeri örtülen bir aşkın su yüzüne çıkmasına.


YORUMUM :)
Kitap gerçekten etkileyici bir kitap. Zaten böyle hırsızlık kitapları, filmleri ve dizilerine hayran olduğum için bu kitap da çok hoşuma gitti. Kat, 15 yaşında genç bir kız. Fakat bildiğimiz kızlardan değil. O, çok iyi ve zeki bir hırsız. Babası aslında yapmadığı bir işten dolayı suçlanınca onu kurtarmak için "aileyi" topluyor ve bir şey çalınması çok çok çok zor olan Henley müzesinden tam beş tane tabloyu çalmak için işe koyuluyor.

Kitap gerçekten çok ama çok hoşuma gitti. Harikaydı hatta. Ahh, hırsızlara bayılıyorum :D Bu seferki hırsız kız olduğu için biraz garipsedim çünkü okuduğum veya izlediğim hırsızlık film kitap ve dizilerden çoğu yakışıklı, ukala ve çapkın erkek hırsızlarla ilgiliydi. Fakat kitaptaki Hale de bana yetti açıkçası :D Kitap bana izlediğim bir diziyi hatırlattı. çoğu olay dizinin ilk sezonundan tanıdık geldi ve terimleri de bildiğimden çok sorun yaşamadım. Terimler dediğim birkaç hırsızlık terimi, zaten kitapta da açıklıyor. Cidden okumanızı tavsiye ederim arkadaşlar, bu kitap kaçırılmaz :)

26 Mayıs 2013 Pazar

22 Mayıs 2013 Çarşamba

DUYURU :)

Merhabalar sevgili kitap severleeer! :) Şimdi kitap yorumu yapacak kadar zamanım yok maalesef fakat size yeni bir etkinlik duyurusuyla geldiiim!

Şimdi, bazı bloglarda gördüm, fikir çok hoşuma gitti, bende yapayım dedim. Konu şu; Görür görmez "Bunu Almalıyım!" dedirten kitap kapaklarını yayınlamak. Yani Bazı bloglarda denildiği gibi "Kitap Koleksiyonundan Seçmeler" gibi. Hatta hemen birinin resmini koyabilirim. Bence çok hoş ve güzel bir etkinlik :)

İlk kitap kapağı:


(Gerçekten etkileyici, değil mi? ^.^)

21 Mayıs 2013 Salı

MART MENEKŞELERI- Sarah Jio



Bu kitaba ba-yıl-dım! Arkadaşlarım okumuşlar, bana tavsiye ettiler. Bende arkadaşımdan aldım kitabı. Zaten uzun zamandır aklımda olan bir kitaptı ama açıkçası daha güzel kitaplar olduğunu düşündüğümden paramı ona vermeye kıyamamıştım :D Şimdi iyi ki okumuşum diyorum.
Alta kitabın arka kapak yazısını koyacağım ki bir fikir edinin de öyle yorumlayayım :)

Bir kadının yüreği sırlarla dolu bir denizdir...

Gerçek aşkı yaşadığına inanan ünlü yazar Emily Wilson, kocasının başka bir kadını ona tercih ettiğini öğrenince, hayal kırıklığına uğrar. Tüm bu olanlara rağmen yine de tek bir damla gözyaşı dökmez.

Büyük yengesi Bee, Mart ayını Bainbridge Adasında geçirmesi için onu davet eder. Emily ruhunda açılan yaraların iyileşmesi umuduyla, bu teklifi kabul eder.

Adanın mistik havasıyla huzuru yakalamaya çalışan Emily, 1943 yılında yazılmış kırmızı kadife kaplı bir günlük bulur. Bu günlük onu geçmişin tozlu sayfalarına hapsolan gerçek bir aşk hikâyesine ve altmış yıllık bir aile sırrına götürecektir...

Umudun, hüznün ve pişmanlığın bir arada işlendiği büyüleyici bir roman… İlk kitabı Mart Menekşeleri ile Library Journal En İyi Kitap Ödülüne layık görülen Sarah Jio, insan kalbinin, ne kadar hatalı olursa olsun sevdiklerimizi her zaman affedeceğini eşsiz bir dille anlatıyor.  

YORUMUM
 "Hayat birine seni seviyorum demenin kararsızlığını yaşamak için çok kısadır."

Şimdi baştan söyleyeyim baş karakter Emily'i sevdim ama Esther'in hikayesi daha ilgi çekici geldi.

Emily kocası tarafından aldatılmış ve kocasından boşanmış bir kadın. Bir gün arkadaşıyla konuşurken Bee yengesinin yaşadığı adaya gitmeye karar veriyor. Bainbridge Adası'na gidiyor fakat bir zaman sonra fark ediyor ki adada herkesin bir sırrı var. Ve çoğu bu sırrı biliyor. Fakat kimse Emily'e bir şey söylemiyor. Ta ki Emily adadaki ikinci gününde çekmecesinde kırmızı kadife kaplı bir günlük buluncaya kadar. Emily, Bee yengesinin en yakın arkadaşı Evelyn'a bunu söylüyor, Evelyn ise okumaya devam etmesini, böylece her şeyi öğrenebileceğini söylüyor. Emily okumaya devam ediyor ve kendini umutsuz ve acılı bir aşk hikayesinin içinde buluyor. Esther'in hikayesi onu derinden etkiliyor. Bu sırada da kendi aşk hikayesini de yaşamaya çalışıyor ve bir zaman sonra gerçekleri yavaş yavaş anlamaya başlıyor. Hikaye bittiğinde de yeni bir kitap için ilhamını da bulmuş oluyor.

Kitap cidden umulmadık bir biçimde ilerliyor ve bitiyor. Açıkçası keşke Esther'in hikayesi daha farklı bitseydi diyorum. Ama Emily için mutluyum. Bu arada Jack'i sevsem de Greg'in yeri bende bir başka oldu. Çok sevdim onu. Bu kitabı okumazsanız çok şey kaybedersiniz diyorum.

NOT: Yakında Hırsızlar Sosyetesi, Safkan ve Ejderin Arzusu'nun yorumları geleceeek :) Bitirir bitirmez sizinle.

*Her sabah bilgisayarın başına oturup vasat bir cümleyle yaptğım gibi kendimi sorgulamayacak ya da düzeltmeyecektim. Bu Mart ayında benim hayatım özgürce yazılacaktı.

*Kalbim üzgün ve yalnız.
     Sadece seni özlüyorum sevgilim, sadece seni…
 
*Mektuplar yaşam, umut ve beklentiyle dolu olmalarına rağmen satır aralarına kazınmış pişmanlığı ve kederi sen de göreceksin. Fark edeceğin gibi o sessiz, sakin biridir, tıpkı senin gibi…
 
 

18 Mayıs 2013 Cumartesi

KARANLIK ATEŞ




TANITIM:
Karanlıktan korkar mısınız?
Hiçbir şey göründüğü gibi değildir ve yeri geldiğinde insanlar gördüklerine de inanmamalıdır...

Güzel, akıllı ve normal biri olmak, görünürdekinin gerçeğini ortaya çıkarmaya yeter mi bilinmez ama MacKayla bu özelliklere sahip bir kadın olarak "gerçekler" için çaba sarf edecektir. Tek amacı, diğer tüm normal insanlar gibi mutlu ve sade bir hayatı varken kardeşinin öldürülmesi ile mantıklı bir açıklama getiremediği tuhaflıklara son vermekti. Anne ve babasına olan sadakatini çiğneyerek kardeşinin katilinin peşine düşen Mac, İrlanda'ya gider. Çıktığı yolculuk, onu hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı, iyi ile kötünün aynı derecede tehlike yarattığı karanlık bir dünyaya sürükler. Kısa süre içerisinde ise daha da büyük bir meydan okumayla karşı karşıya kalır: Sahip olduğundan haberdar bile olmadığı gücünü insanlık âleminin ötesindeki, tehlikeli Fae âlemini görebilme yeteneği kullanmayı öğrenir ve istenilenden çok daha uzun bir süre hayatta kalmayı başarır.

Her hareketi, geçmişi olmayan ve Mac'in hayal ettiği gelecekle alay eden bir erkek olan karanlık ve gizemli Jericho tarafından gölgelenir...


YORUM
Kitabı daha önce İngilizce olarak okumuştum ve Türkçe olarak da okumak istedim. Daha doğrusu tekrar okumak istedim çünkü çoğu kısmını unutmuştum ben de Türkçesini aldım. Kitap güzel bir kitap. Konusu -emin olabilirsiniz- diğer fantastik kitaplardan farklı. Öncelikle size kitabın başındaki açıklamalı verilen terimleri okuyup aklınızda tutmaya çalışmamanızı tavsiye ederim. O terimler karşınızı çıktıkça o sayfaları açıp okursanız emin olun ki daha kolay aklınızda kalıyor. Konumuza dönersek, kitap çok güzeldi. Tam olarak günlük tarzında olmayıp ama günlük tarzında olan (nasıl bir tanımlamaysa benimki :D) bir kitap. Fakat diğer kitaplarını da okumuş biri olarak söylüyorum ki ilk kitap biraz sönük kalmış diğerlerinin yanında. Kitap ortaları geçtikçe yani sona yaklaştıkça daha çekici bir hal alıyor. Karakterlerden bahsedersem kitaptaki Vampir haricinde (kitabı okuyanlar kim olduğunu anlar) her erkek karakteri sevdim açıkçası. Tabi Melunları saymıyorum :D Erkek karakterlerin güçlü, kontrol sahibi ve soğukkanlı olmalarını sevdim. (Ve yakışıklı) Fakat Barrons'a diyecek söz bulamıyorum o ayrı. Zaten okuyunca anlarsınız. Bir de V'lane var. Kendisi Melun değil Mukaddeslerin Prensi. Her ne kadar gücü saf cinsellik olsa ve Mac'i bu gücüyle çıldırtsa da ben kendisini çok sevdim. Kitabı çok anlatamıyorum çünkü terimler cidden çok karışık. Bu nedenle okumanızı tavsiye ederim. Ateş Serisini diğer serilere tek geçerim yani. (Anita'yı saymıyorum o kıyaslanamaz bir seri) Hele Barrons, okuduğum en esaslı adamdır yani. Ahh Barrons ahhh...

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Kırık Kalpler Tamircisi :)



Merhabalar! Geciktiğim için üzgünüm arkadaşlar :(

Kırık Kalpler Tamircisi, size kaybettiklerinizi geri kazandırmak için var...

Beklenmedik bir anda çok sevdiğiniz ve değer verdiğiniz kişinin fısıldadığı bir sır, hayatınızın akışını değiştirip altüst edebilir. Ancak öyle sırlar vardır ki, sizi uzun süren uykunuzdan uyandırır ve gerçeğin içine çekip kurtarabilir. İşte bu kitabın kahramanları, gizli kalmış olayların yaşamlarını mahvetmesine izin vermeyenler...

Rebecca, Joy ve umuda sığınmak isteyen kalbi kırık insanlar, çıktıkları birbirinden ilginç yolculuklarda, kimsenin bilmediği hayal kırıklıklarını birbirleriyle paylaşarak sevgi, sadakat ve özgürlüğe açılan bir dünyanın var olduğunu gösteriyor. Geçmişin gölgesinde kalmak yerine, umudun peşinden giden bu yolculuğa katılmamak imkânsız!

Bazı Mutluluklar Yolculuklarla Başlar...
Benim yorumum :
Rebecca aniden babasını kaybediyor. Fakat babası ölmeden önce Rebecca'ya üvey bir kardeşi olduğunu, bir zamanlar annesini aldattığını ve üvey kızı Joy'un nerede olduğunu söylüyor. Rebecca babası ölünce ailesinden geriye bir tek üvey kardeşi kaldığını düşünüp erkek arkadaşı Michael'in itirazlarına rağmen onu bulmaya gidiyor. Kardeşi Aşk Otobüsü gibi bir şeyle /adını unuttum çok özür dilerim)bekar çiftleri tanıştıran, aralarını yapan biri. Fakat kardeşi onu çok soğuk karşılıyor. Hemen buradan git tavırlarında ama onu otobüsüne davet ediyor. (Aklınıza kötü şeyler getirmeyin :D) İşte Rebecca bu kasabayı çok seviyor, kardeşinden ayrılmak istemiyor, arkadaşları oluyor ve birinden hoşlanıyor. Bu yüzden kardeşiyle bağlarını güçlendirmeye çalışıyor.

Ben kitabı çok sevdim, çok hoşuma gitti ama Joy biraz fazla önyargılıydı. Ve Rebecca'nın erkek arkadaşı Michael insanı kanser eder. Yazarın dili güzeldi ve okuması keyifli bir kitaptı, tavsiye ederim :)

NOT: Yakında Ateş Serisi'nin ilk kitabı olan Karanlık Ateş'i ve Lonca Avcıları Serisi'nin ilk kitabı Meleklerin Kanı'nı yorumlayacağım ama ne zaman bilemem çünkü hafta sonu paintball'a gideceğim zamanım olmayabilir. Ama yarın okula da gitmeyeceğim belki yarın da yazabilirim. Yani kesin bir tarih veremem üzgünüm :(

9 Mayıs 2013 Perşembe

Peri Masalı- 21. Yüzyılda Bir Prens'in Hikayesi !




Merhabalar! Kitabı dün bitirdim hazır fırsat varken yorumlayayım dedim :)

 Bella bir gece arkadaşıyla birlikte bir partiye katılıyor ve sakarlığı tutarak ortalığı birbirine katıyor. Neyse ki etrafta kimse yok. Ya da o öyle sanıyor. Bir anda ortaya çıkan yakışıklı bir adam onu kurtarıyor bu durumdan. Fakat Bella ertesi sabah telefonunu onda unuttuğunu hatırlıyor. Bu vesileyle adamla görüşmeye başlıyorlar. Adam ondaan Prens Richard olduğunu saklıyor  fakat gazeteler sayesinde öğreniyor Bella. Sonra olaylar ardı ardına sıralanıyor.

Açıkçası güzel bir kitaptı. İki günde bitirdim. Vaktim olsaydı bir günde bitirirdim. Benim sevmediğim iki şey var. Birincisi; sevgiliyken ettikleri ilk kavgalarında Richard kıza aptal dedi, ahmak dedi, aşağıladı fakat Bella onu bir iki özür, pişmanlık mesajlarıyla affetti. Açıkçası biraz trip atabilirdi :D İkincisiyse şu: Yazar bazı yerlerde olayları uzatmış, fazla detaylı anlatmış. Bunların dışında kitap güzeldi ve sıkmadı. 21. yüzyılda bir prensin hikayesini okumak ayrı bir zevkti ve kraliçenin sorun çıkarmamasına sevindim. Ben ukala, kızı soylu olmadığı için dışlayacak birini bekliyordum. Kısacası kitap çok güzeldi, tavsiye ederim.

NOT: Kırık Kalpler Durağı'nı (sanırım adı buydu :D) okuyorum, bitmek üzere yakında onun yorumunu yapacağım :)

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Duymadık Kalmasın !



Arkadaşlar bu yukarıda gördüğünüz kitaplar TATLI BELA'nın yazarından. Yakında Yabancı Yayınları çıkaracakmış haberiniz olsun isterim. Ayrıca bilmiyorsanız söyleyeyim, Walking Disaster  Tatlı Bela'nın devam kitabıdır.

NOT: Arkadaşlar çok şikayetçi biri gibi görünmek istemiyorum ama yorum yapmamanız beni çok üzüyor. Hatalarımı bilmeliyim ki yorumlarım daha güzel olsun :) Cidden çok üzgünüm böyle söylediğim için çünkü şikayet edenleri bende hiç sevmem. Eğer bir isteğiniz ve ya yorumunuz varsa ve söylemekten çekiniyorsanız bana facebook hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Ayrıca fırsat bulunca girip size birkaç kitap ismi yazıp yorumlanmasını en çok istediğiniz iki kitabı yorumlayacağım ama şu hiç yorum yapılmama meselesi beni korkutuyor. Cevap gelmez diye :D

Bu da benim Facebook hesabım isteyen ekleyip mesaj gönderebilir. Bir isteği veya ricası varsa :)
https://www.facebook.com/ayca.karabacakk?ref=tn_tnmn

5 Mayıs 2013 Pazar

ALINTILAR -PART 1-

Arkadaşlar sizin için dershanede ders dinlemedim bunları ayarladım  değerimi bilin :P

Magic In The Pages Of The Book World 


Sizlere kitaplardan alıntılar paylaşacağım :)

"Ölmeden önce seni bir kez daha öpmek istiyorum."
-Cassandra Clare, Clockwork Princess


"Her kalbin bir ezgisi vardır." dedi. "Sen benimkini biliyorsun..."
-James Carstairs, Clockwork Princess


"Biz dostuz... Dost, henüz saldırmamış düşman demektir. Duydun mu beni?"
-Murat Menteş


"Ruhun benimkine şarkı söylüyor. Ruhum senin ve hangi dünyada olursa olsun kalbim hep seni sevecek."
-Duman ve Kemiğin Kızı


"Günler geçmek bilmiyordu, işte ilk kez o zaman anladım ki saat, zamanın ölçüsü değildir."
-Kimya Hatun, Senide Kuds


"Ne yani partiye kot giyemez miyim? Elbise giymem şart mı?"
-Oniks, Katy


"Onu sevmem gerekirdi. Onu çok sevmem gerekirdi ki onun canını yakma düşüncesi bana acı çektirsin..."
-Goddes of the Underworld


"Kıskanma tek minik tavşanım sensin."
-Melez Sözleşmeleri, Seth


"Senin için daima hazırım, minik tavşanım."
-Melez sözleşmeleri, Seth

Ayrıca size özel en güzel alıntım :D

"Ash nazg durbatuluk, ash nazg gimbatul, ash nazg thrakatuluk agh burzum-ishi krimpatul."
- Yüzüklerin efendisi, Yüzük Kardeşliği :D

Alıntıyı merak edenler varsa Yüzük Kardeşliği'nin 309. sayfasına bakarlarsa görürler :D Anlamı da bir arka sayfasında yazıyor.

Arkadaşlar aklıma gelen kitaplar ve alıntıları şimdilik bu kadar. Devamı için Part 2'yi bekleyin :)




Oniks !



Sıcağı sıcağına Oniks ile döndüm ! Şimdi direk yoruma giriyorum haberiniz olsun. Spoiler vermemeye özellikle dikkat ediyorum hiç hoş değil hemen söyleyesim geliyor ama dayanacağım artık :(

Deamon ve Katy arasında bağ var obsidiyeni okuyanlar bilir.Bunun sayesinde Katy Deamon'u hissedebiliyor. Deamon çooook daha nazik, anlayışlı ve centilmen. Şaşırıp kalırsınız yani.
Katy ise bunun aralarındaki bağ yüzünden olduğunu düşünüyor. Sonra okula yeni bir çocuk geliyor. Yakışıklı bir sörfçü. Adı Blake. Deamon'a göreyse Blake haricinde her şey. Bu çocuk çok hoş falan ama Deamon ondan hoşlanmıyor. Sadece Katy için değil tabii, bir şeyler seziyor çocuktan. Acaba Deamon haklı mı? Katy bağ sayesinde birtakım güçler kazanıyor. Uzaylı güçleri. Ve bunları yönetemiyor. İstemsizce oluyor yani. Deamon ise Blake ortaya çıkınca daha da bir romantik oluyor. Sürekli hediyeler alıyor Katy'ye. Ama olaylar her zaman bu kadar güzel geçmiyor tabii. SD bir şeylerden şüpheleniyor ve bu Katy'yi tehlikeye sokuyor. Acaba SD Katy'yi öğrenecek mi? diye bir korkuyla okuyorsunuz kitabı.

Ben elimden bırakamadım ve bir günde bitirdim. Aç kaldım, tuvalete gitmedim, uyumadım okudum :D Şaka bir yana harika ötesiydi kitap. Yazarın dili her zamanki gibi çok güzel ve akıcı. Hiç sıkılmadım çok zevk aldım. Deamon Blake'in ismini her yanlış söylediğinde güldüm. Özellikle Flake dediğinde. Deamon'a bir kez daha bayılacaksınız. Kısacası Ruh Öküzümüz geri döndü :)

NOT:  Bugün değil ama bir süre sonra Opal'in de yorumunu yapmayı düşünüyorum.

Obsidiyen!



Merhaba! Cuma günü fark ettim ki Obsidiyen'in yorumunu yapmamışım. Çok şaşırdım doğrusu. Çok sevdiğim kitaplardan biri çünkü.

Kitabın arka kapağını ve kısaca konusunu çoğu kişi biliyordur o nedenle paylaşma gereği duymuyorum direk yorumunu yapacağım.

Katy, Florida'dan ayrılıp başka bir yere taşınıyor annesiyle. Sonra bir gidip karşı komşuya uğrayayım diyor ve kapıya vuruyor. Karşısında ne görsün? Ultra yakışıklı ve kaslı, yakışıklı olduğu kadar da öküz ve ukala birisini! Deamon'ı yani. Sonra Katy Deamon'un tam tersi olan kız kardeşi Dee'yle tanışıyor ve çok yakın arkadaş oluyorlar. Tabii Deamon ile de sürekli atışıyorlar. Hele yemekhanede bir tartışmaları var gel de Deamon'u öldürme yani. (Tabii kıyamam ki) Zamanla Katy Deamon ve Dee de gariplikler olduğunu fark ediyor. Bir olayın sonunda da onların ne olduğunu öğreniyor. Uzaylı. Kitabın sonunda da hem şoka uğratan hem de çok güzel bir olay var.

Bir uzaylı hiç bu kadar yakışıklı ve öküz olmamıştı. Kalıbımı basarım yani. Kitapta bir de kalemle dürtme sahneleri var, her okuduğumda ayrı bir hoşuma gidiyor yani. Okumamışsanız atın kendinizi o derece güzel. (Alınmayın sadece şaka ^.^)

NOT: Biraz sonra da Oniks'in yorumu gelecek!

4 Mayıs 2013 Cumartesi

Ten Tiny Breaths




“Just breathe. Ten tiny breaths … Seize them. Feel them. Love them.” 
"Sadece nefes al. On küçük nefes... Onları benimse. Onları hisset. Onları sev."

Bu kitabı bir blogda gördüm ve aldım. Çok tanınan bir kitap değil ama çok sevdi ben uzun zamandır güzel bir kitap arıyordum ve buldum. New Adult kitapları zaten severim bu nedenle daha da ir hoşuma gitti açıkçası. Biraz kitaptan bahsedeyim.

Kacey baş karakterimiz. Anne babasını, en yakın arkadaşını ve erkek arkadaşını aynı araba kazasında kaybediyor. Kendisi de içinde. O kazadan sonra Kacey, değişiyor ve sadece 15 yaşındaki kız kardeşi Livie için yaşamaya başlıyor. İki kardeş teyze/halalarının yanında kalmaya başlıyorlar. Bir gün bu kadının kocası Livie'yi taciz ediyor ve Kacey kız kardeşini de alıp Miami'ye kaçıyor.İkisi orada yeni bir hayat kuruyorlar, eski bir daireye taşınıyorlar. Ancak taşındıkları yerde Kacey'in ismedeği bir şey onları bekliyor. Komşuları geceleri striptizcilik gündüzleri annelik yapan Storm ile başlayan bu değişim, diğer komşuları yakışıklı mı yakışıklı, aynı zamanda tatlı Trent'in Kacey'nin hormonlarını altüst etmesiyle sürat kazanıyor.
Yazar konuyu çok güzel işlemiş, duyguları da öyle. Dili de çok güzeldi. Sıkıcı değildi. Aksine akıcıydı. Ve gerçekten okurken çok  hoşlandığım bir kitaptı. Açıkçası karakterlerde çok hoşum gitti. Cidden hepsi çok güzeldi. Okurken çok keyif aldım. Eğer İngilizce kitap okuyabilirseniz tavsiye ederim. Kitap beni duygudan duyguya soktu diyebilirim. Aynı anda birkaç duyguyu birden yaşadığım bile oldu. Sevinç, üzüntü,heyecan , şaşkınlık... Hepsi var bu kitapta.

"Senden nefret etmiyorum. Senden asla nefret edemem. Bana kalbini ver, Kacey. Geri kalan her şeyi ben hallederim."


"Umut. Umut, bu trajik hikâyeden gelebilecek olan en güzel şeydi. Korku. Korku değildi. Bağışlamak... bağışlamak."

Ayrıca kitabı almamı sağlayan blogda erkek karakter için temsili bir resim vardı ve bence çok uygun. Benim de Trent'im Dean Geyer artık.




Daha önce kitaplara puan vermemiştim ama bu kitaba vermek istiyorum. 5/5

NOT: Arkadaşlar biri bana nasıl İngilizce kitap okuyabileceğini sordu. Başta ben de okuyamıyordum fakat beklediğim kitaplar çıkmayınca yada geç çıkınca hırs yaptım ve üç ayda da bitirsem bir İngilizce kitabı okumaya çalıştım. Becerdim de. Ama baştan söyleyeyim İngilizce hakkında bir ön bilginz, temeliniz olursa ve kursa gidiyorsanız işiniz çok kolaylaşır. Ve bilmediğiniz kelimeleri Türkçe karşılıklarıyla not edin ki bir daha karşınıza çıkarsa neyin ne olduğunu bilin :)