6 Eylül 2016 Salı

Nasıl Kitap Okurum Diyenler Buraya!


Selam gençler!  Bugün daha ilginç, daha farklı bir kitle için yazıyorum bu yazıyı. Kitap okumayı sevmeyenler için!  Etrafımdaki çoğu kişiden duyuyorum, ben ne zaman kitap okusam yada yanımda kitap görseler hemen hemen herkesten "Ya ben kitap okuyamıyorum", "Ben hiç sevmiyorum kitap okumayı, çok sıkıcı" gibi yorumlar geliyor. Bende istedim ki şu konuyu bir konuşalım, açıklık getirelim.

Öncelikle arkadaşlar, kitap okumanın ineklikle bir alakası yok. Kitap okuyan insan birden bire aydınlanma yaşayıp çalışkan olmuyor. Şahsen sayısal derslerle oldum olası yıldızım barışmadı,  ders çalışmam da zorlu olur, dikkatim çabuk dağılır mesela.

Kitap okuyamamanın bir çok nedeni olabilir tabi ki. En önemli nedenlerden biri açık konuşmak gerekirse ailede bu alışkanlığın olmaması bana kalırsa. Diğer bir nedense ailenin kitap okumayı zorunlu hale getirmesi, bu da çoğunlukla ters teper. Ben bu konuda şanslıydım, ailem kitap okumak için zorlamadı fakat akşam 8'den sonra televizyon kapanır, annem de babam da eline bir kitap alır okurdu. Böyle göre göre bende 8 yaşımda bu alışkanlığı kazandım, özellikle tatilde anneme özenip sahilde güneşlenirken kitap okumak istedim, en yakın kitap satan bir yerden çocuklar için 100 temel eser olması lazım, onlardan bulup okumaya başladım. O günden sonra da hep okudum, çok erkenden romanlara geçiş yapmıştım, yararlı mıydı bilmiyorum o yaşta ama :D

Diğer en önemli neden kişinin kendine göre bir kitap bulamaması. Şöyle ki siz ilginizi çekmeyen bir kitapla başlarsanız, sıkılır bırakırsınız sonra tabi okumazsınız bir daha. Birkaç tür denemenin faydası var böylece size uygununu seçmiş olursunuz. Size uygun kitap fantastik de olabilir, aşk da olabilir, tarih de olabilir, klasikler de olabilir bunu deneyerek öğrenebilirsiniz, sadece birini okuyup, beğenmeyip diğer kitapları da buna göre yargılayamazsınız. Tabi ki tek bir tür üzerinden devam edin de demiyorum zevkler her zaman değişebilir. Benim demek istediğim ilk önce hoşlandığınız türü belirleyin ona göre daha sonra genişletebilirsiniz zevkinizi. 
İki günde bir kitap bitirmek zorunda değilsiniz, isterseniz bir kaç hafta olsun, aceleniz yok sonuçta.

Unutmayın ki kitap okumak bir görev değil, zorunda olduğunuz bir eylem de değil. Daha çok zor zamanlarınızda, üzüldüğünüz, sıkıldığınız ya da gerçek dünyadan biraz olsun kaçmak istediğiniz bambaşka bir dünyaya girmek için bir geçit, kapı, anahtar ne demek isterseniz. 

Hepinize iyi geceler!





3 Eylül 2016 Cumartesi

Ağustos Favorileri

Merhabalar! Yine bir günde 2. yazıyla karşınızdayım :D
Ağustos ayı benim için sonlara doğru yorucu bir aydı, umarım sizin için çok güzel geçmiştir.
Fazla kitap, film, dizi fırsatım olmadığı ama olanları hemen anlatmaya geçiyorum.

KİTAP

1- Baş Belası Yan Komşum- R.L. Mathewson: Tatlı bir aşk hikayesiydi. Gerçekten bayıldım! Çabuk bitti fakat diyaloglar, espriler çok zekice ve komikti, keyifli bir kitaptı tavsiye ederim.

2- Onurlu Bir Aşk- Mary Jo Putney: Bir tarihi aşk kitabı, fakat karakterler -özellikle kadın karakter- sıradışı gerçekten. Bu kitapta zekice kurgulanmış, içinde hem aşk, hem macera olan bir kitaptı. Diyaloglar yine çok zekice ve keyifliydi.

3-Unutulmaz Gece-Teresa Mederios: Ya hep aynı şeyi söylüyor gibi oldum fakat bu kitapta çok zekice kurgulanmış, zekice, keyifli, komik konuşmalar, aile, duygusallık içeren bir kitaptı. Bu kitap aşık olunasıydı, acayip sevdim! Kurgusu, anlatımı müthişti. Son kısımlar özellikle favorim oldu. Bu arada bu da tarihi aşk kitabı. Aslında bundan önce olan bir kitap daha vardı, bilmiyordum internette yazara bakarken gördüm, onu da alacağım. Son olarak yazarın okuduğum 3. kitabı, başarılı bir yazar, her kitabını sevdim.

Kitaplar bu kadardı, fark ettiyseniz daha hafif kitaplar okumuşum bu ay, aklım çok doluydu zaten, biraz uzaklaşmak için okudum bu kitapları, hepsi ayrı güzeldi.

DİZİ

1-True Detective: Favorilere ekledim fakat yeni başladım, 1. sezondayım daha. Fakat konusu falan çok ilgimi çekti hoşuma gitti, sevdim.

2-Vikings: Bu diziyi zaten daha önce de izliyordum fakat Lagherta'nın gitmesiyle sinirim bozulunca bırakmıştım, aldatanlara karşı hoşgörüm yok ne izleyebiliyorum ne okuyabiliyorum :D Böyle televizyona çıktığında ara sıra yeni sezonlardan izliyordum sadece denk gelirsem. Tekrar bir bakayım dedim, ne kadar Ragnar o olaydan sonra gözümden düşse de dizi baya güzel.

Dizilerde bu kadar, aslında The Blacklist hala izliyorum fakat önceki yazımda bahsettiğimden yazmadım.

ŞARKI

1-The Maine- Am I Pretty? : Anlamı ve içerdiği mesaj çok güzel olan şarkı.

2-Odessa- I Will Be There

3-The Civil Wars- Dance Me to the End of Love

4- Ed Sheeran- I See Fire

5-Teoman- Unutamadım

Gördüğünüz gibi şarkılar diğerlerinden fazla bu sefer. Sürekli dershane-ev arasında gidip geldiğimden sürekli müzik dinledim. Bu ay tatilden döndükten sonra yapabildiğim en büyük lüks şey müzik dinlemek oldu anca :D Aslında çok daha fazlası var, fakat ağırlıklı bunları dinlemişim.

KARAKTERLER

1- Jason Bradford- Baş Belası Yan Komşum: Bu aralar açık ara en sevdiğim karakter Jason oldu! Ya o kadar sevdim ki anlatamam arkadaşlar!

2- Donald Ressler- The Blacklist: Bu dizideki görünüş olarak en beğendiğim erkek. Bayılıyorum, acayip karizmatik!

3- Kiri Lawford- Onurlu Bir Aşk: Kitabın erkek karakterini de çok sevdim fakat Kiri başkaydı. Gördüğüm - en azından tarihi aşk kitaplarında- en farklı kadındı, çok sevdim, kendisine bayıldım!

Ağustos ayının favorileri birkaç gün gecikmeli olarak bu kadardı, hepiniz kendinize iyi bakın!

Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları ve Gölge Şehir


      Selam canlar! Favoriler  yazımda bahsettiğim gibi size bu iki kitabı anlatmaya geldim! (Favoriler yazım için buraya tık tık )

Bildiğiniz gibi çıktığı gibi popüler oldu bu kitaplar. Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları ilk kitap, o yüzden ilk onunla başlayacağım. İlk aldığımda korku tarzı bir kitap olduğunu düşünmüştüm o yüzden biraz çekinerek başladım açıkçası. Fakat ciddi anlamda beni şaşırtan bir kitap oldu. İçinde karakterler ve olaylarla bağdaşan fotoğraflar var her iki kitapta da ve bu resimler gerçek. Sırf bu yüzden bile alınırdı, gerçekten hoş bir detay bu fotoğraflar. 

Ana karakterimiz Jacob, büyük babasını çok seven bir çocuk. Büyük babasının ani ölümü onu gerçekten sarsıyor ve olaylar böyle başlıyor. Büyük babası, küçükken ona tuhaf hikayeler anlatıyor, küçükken bunlara inanan fakat büyüdükçe inanmayı bırakıyor Jacob. Daha sonra Galler'e, hikayelerin geçtiği yere gidip hikayelerdeki Yetimhane'yi keşfetmesiyle bir takım olayları başlatıyor.

Hikayenin kurgusunu pek başarılı olamayarak özetledim çünkü yanlışlıkla bir spoiler vermek istemiyorum, ilk kitabı okuyalı baya oldu. Kurgusu müthiş, başlarında sıkıldım (psikolog kısımları vs. Galler'e gidene kadar kısaca) fakat sonraları gerçekten heyecanlı bir kitap olmaya başladı ve 2 gün gibi bir süreçte bitirdim.

İLK KİTABI OKUMAYANLAR İÇİN İKİNCİ KİTABI ANLATIRKEN SPOILER OLABİLİR O YÜZDEN BURAYI GEÇEBİLİRSİNİZ 

İkinci kitap olan Gölge Şehir'e gelirsek. Bu kitap çocukların Bayan Peregrine'i eski haline getirmek için bir yol aramalarıyla başlıyor. Çocuklar artık tek başlarına kalmış durumdalar ve her türlü tehlikeye de açık haldeler. Bu kitap gerçekten ama gerçekten ilkinden çok daha fazla macera içeriyordu bu sanırım çocukların yetimhaneden gerçek hayata geçişinden dolayı. Ya müthişti, ara ara sıkıldığım oldu özellikle Jacob iç çatışmalar yaşarken. Emily'e yer yer -özellikle sonlarda- sinir oldum, ama genel olarak karakterlerin hepsini seviyorum diyebilirim. Tabi ki iyi olanları! 
Son kısım, geri döndürme kısmı beni ciddi anlamda şoka uğrattı. Kitabı okuyanlar demek istediğimi anlarlar. Kitabın final kısmı da çok hoş ve merak uyandırıcıydı. Bunu bitirmem ilkinden daha fazla vakit aldı fakat bu tamamen benim yüzümdendi, kardeşim merak ettiğinden dolayı kitabı sesli okudum bazı kısımlar -özellikle korkabileceği kısımlar- hariç. Bu da kısa sürede bitirmemi engelledi.
Aslında bu yazıyı yazmadan önce ilkini daha çok sevdiğimi düşünüyordum fakat sanırım eşit olduklarına karar verdim, belli ki bunu da sevmişim :D
*****************

Son olarak yazıyı bitirmeden, 30 Eylülde ilk kitabın filminin çıkacağını da duyurmuş olayım. Kesinlikle gideceğim fakat tavsiyem önce kitabı okumanız. Kitabın ilk baskısı yani bu fotoğrafa koyduğum kapağı daha hoş bence. Yeni bastıkları film kapağı maalesef. Alacaksanız bu halini almanız da ikinci tavsiyem.
Bu arada oyunculara da bir göz gezdirdim de, Bayan Peregrine rolüne Eva Green gerçekten iyi tercih. Bu kadın bana hep doğaüstü, fantastik bir tipleme olarak gelir, bu rolleri de bana kalırsa güzel kaldırıyor o yüzden bunu da kaldıracağını düşünüyorum. Ben biraz daha yaşlı hayal etmiştim okurken sadece ama önemli bir detay değil tabi ki :D

Sonraki yazıda görüşmek üzere, kendinize iyi bakın!