2 Ağustos 2015 Pazar

ANT MAN Film Yorumu


Hepinize iyi akşamlaar! Uzun zaman sonra bir film yorumuyla tekrar geldim. Bu arada bu fotoğraf bildiğim kadarıyla hayran yapımı ama hoşuma gittiğinden bunu koydum.
Büyüüüük bir Marvel hayranıyım aslında DC de severim, her neyse. Marvel ve DC film ve dizileriyle ilgili bir yazı hazırlıyorum ayrıca.

Marvel filmlerini açıkçası çok başarılı buluyorum ve bu filme de tek kelimeyle bayıldım. Ant Man herkesin hayran olduğu bir kahraman değildir çünkü muhteşem bir kalkanı, en üst düzey teknolojilerle yapılmış bir zırhı, güçlü yeşil bir deve dönüşebilen bir adam ve sihirli bir çekici olan diğer kahramanlara nazaran karınca adam çok dikkat çekici gelmiyor insanlara. Fakat benim çook sevdiğim kahramanlar arasında kendisi. Hele bu filmi izledikten sonra aksini düşünen herkesin fikrini değiştireceğine eminim. Bu arada söylemek istediğim sevilmediği değil, diğerlerinin arasında kaynayıp gittiği.


Dr. Hank Pym; altatomik partiiküller üzerinden ilginç bir formül geliştirir. Fakat Pym'ın geliştiğirdiği ve insanlığın geleceğini tayin edeceğine inandığı bu formül daha önceki testlerin hiçbirinde başarılı olmamıştır. Ayrıca henüz başarılı olabilmiş bir insanlı deneyden de söz edebilmek mümkün değildir. Pym, cisimlerin boyutlarını değiştirebilen bu formülün denemelerini yapmaya başlar ancak işler pek de umduğu gibi gitmez.  Uygulama sırasında yaşadığı bir kaza sonucu, yeni bir yetenek kazanır. Artık çevresindeki bütün böceklerle iletişim kurabilmekte hatta onları kontrol edebilmektedir.

Konusu böyle. Hank Pym'in Avengers filmlerinde olmasını hayal eden biri olarak sonunda bir filmde olmasına çok sevindim. Beğeneceğinize eminim, mutlaka izleyin.

Doctor Who: 11 Doktor 11 Öykü

Doktorla zaman yolculuğuna çıkmak ister misiniz? Hem de bu sefer 11 doktorla birlikte! 11 doktoru 11 öyküyü 11 macerayı 11 harika yazar tarafından okuyoruz.

Bir Whovian olarak bu kitaba bayıldım! Normalde böyle fan olaylarına karışmam ama söz konusu Doktor Who olunca işler değişir.
Kitabı nasıl yorumlasam bilmiyorum. Yazarlar harika bir iş çıkarmış. Klasik seriyi izleyen biri olarak da özellikle ilk Doktor'u tam hayalimdeki gibi yansıtmışlar. Klasik seriyi izleyenler bilir, ilk Doktor biraz acımasız biriydi.
Kitabı okumak diziyi izlemekle eşdeğerdi. Tek kelimeyle müthişti. Bitmesin diye okuyabildiğim kadar yavaş okudum. Öykülerinin konusundan bahsetmiyorum çünkü bilmeden okumanız daha iyi ve heyecanlı olur. Çünkü konusunu anlatmam demek öyküyü bitirmekle aynı. Uzatmadan keyifli okumalar diliyorum.

1 Ağustos 2015 Cumartesi

The Selection-Beni Seç




Okumak için çook uzun bir zaman beklediğim bir kitaptı kendisi. İlk çıktığında aldım, ilk aldığım gün de bitti. Ama yorum için geç kaldım maalesef. Öncelikle kitabın konusunu az çok biliyorsunuzdur ama ben yine de kısaca özetleyeyim.
Kitap America Singer'ın ağzından anlatılıyor. Kendisi Sanatçılar ve Zanaatkarların bulunduğu 5. sınıfa mensup. Bilmeyenler için kitapta Kast Sistemi denilen bir yönetim var. Halk gruplara ayrılmış.

1.Soylular ve akrabaları
2.Soylulardan birazcık daha altta olan zenginler
3. İkilerden biraz daha alla olanlar
4.Öğretmenler, muhasebeciler vs.
5.Sanatçılar ve Zanaatkarlar (Açlık Sınırı)
6.Hizmetçiler
7. Altılardan daha da düşük ve kötü durumda olanlar
8. Evsizler
 

America'nın aşık olduğu, gizlice görüştüğü biri var. Adı Aspen ve kendisi 6. sınıfa mensup. Yeşil gözleri ve çok yakışıklı olmasıyla tanınıyor kendisi. Fakat dediğim gibi 6. sınıf, hizmetçi. America 'ya Seçim'e katılması için bir bildiri geliyor. Başta gitmek istemese de Aspen ve  annesi çok ısrar edince katılıyor. Ve seçiliyor da. Saraya gittiği ilk gece Sevgili Prensimiz Maxon ile tanışıyor. 

Geleyim Karakter Tanıtımına (kendi yorumumla)

America Singer 
 Kızıl saçlı güzel bir dilber kendisi. Pantolon aşığı. Bana sanki dilini tutamıyormuş gibi geldi. Açık sözlü ve iyi niyetli biri. Resim olarak tanıdık bir ünlü gelmiyor aklıma. Daha doğrusu onu kimseye benzetemiyorum. o yüzden aşağıdaki linkteki resim en uygunu bence.

http://someshitiread.tumblr.com/image/30743964895


Aspen (soyadını hatırlamıyorum :D)
Aspen yeşil gözlü, yakışıklı ve yazarın düşüncesiyle seksi biri. Ben şahsen kitabın başında kendisini hiç mi hiç sevmedim. Saraya geldiği zaman yumuşadığımı itiraf ediyorum :D Yine de America'dan ayrıldığı zaman çok sinir olmuştum kendisine. Dedim ki, salak kapacak kızı prens sen kalacaksın dımdızlak ortada :D
  Dean Geyer mavi gözlü olsa da bana Aspen'i hatırlatıyor :)

Birde yazarın Aspen için uygun gördüğü biri var ki o da iyi olabilir.

  Bana sanki biraz yuvarlak hatlı bir yüzü var gibi geldi. Aspen daha sert hatlı olmalı gibi geliyor bana :)



Vee... Gelelim Prens Maxon'a !
Kendisi en sevdiğim karakterdir. Sarışın ve kol kasları olan biridir :D (okuyanlar anlar)  Nazik ve özellikle ağlayan kadınların yanında ne yapacağını şaşıran biridir.Team Maxon'um ayrıca. Yok böyle bir tatlılık, yakışıklılık, sempatiklik yaa.Normalde daha kaba, sert erkekleri sevmeme rağmen Maxon bir başka ya. Hemen sevdiriyor kendini. Bir şu America geç fark etti ama fark etti yani :D Bir kere böyle yakışıklı erkekten (hele de prensse) arkadaş değil koca olur :D Kendisini hayallerimdeki gibi yansıtacak kimse yok fakat benzerleri olabilecekler var.


 Patrick Pilz. Kendisini görür görmez Maxon aklıma geldi.



 Ayrıca Patrick Pilz'in bu fotoğrafını koymadan yapamadım :D