23 Nisan 2013 Salı

THE VAMPIRE DIARIES



Merhabalaar  :) Bu yazım The Vampire Diaries ile ilgili. TVD benim tam anlamıyla ilgi duyduğum ilk dizi diyebilirim. Evet, başka dizilerde izledim ama TVD'nin tutkunuyum. Diğerleri açıkçası bunun yanında çerezlik kalıyor. Hayatımın dizisi desem yeridir. Diyeceksiniz neden bu kadar seviyorsun? Açıklayayım arkadaşlar.   Bu diziye başladığımda konusu ilgimi çekmişti. Tabi Ian'ın da katkısı var, onu çoktan tanıyordum o zamanlar (tahmin edersiniz ki Lost'tan) ama sadece o değildi yani. İzleyince, özellikle o efsanevi "Hello,brother!" sahnesinde bağlandım.

The Vampire Diares benim için bir aşk üçgeninden, yakışıklılardan veya lise hayatından ibaret değil. The Vampire Diaries benim için; arkadaşlığın, aşkın, ailenin, iyiliğin değerini anlatan, kişilerin hata yapabileceğini, yanlış kişiyi sevebileceğini, ailesini, tüm yakınlarını kaybedebileceğini, duygularında boğulabileceğini, iki aşk arasında kalabileceğini, çok uzun zaman hayatta olmasına  rağmen aslında hiçbir şey yaşamadığını, birini mutlu etmek için herkesi üzebileceğini, kötü sanıldığına rağmen aslında iyi biri olduğunu gösteren ve tüm bunlara rağmen mutlu olmayı, olabilmeyi anlatan ve öğreten bir dizi.

Her ne kadar izleyenlerin çoğu aşk üçgeni, kötüler ve iyiler diye ayırsa ve anlatsa da aslında böyle değildir bu dizi. Umut'u anlatan bir dizi bana göre. Fakat dediğim gibi dikkat ederseniz fark edersiniz. Yani mesajımı almışsınızdır, izleyin bu diziyi, kesinlikle.

NOT: Neden yazdım bilmiyorum, duygusallığım tuttu :D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder